Işık Kitap Kulübü
FMV Işık Kitap Kulübü edebiyat dünyasının kapılarını FMV Işık Okulları ve Işık Üniversitesi çalışanları için aralıyor.FMV Işık Okulları ve Işık Üniversitesi çalışanları iş yaşamının yoğunluğun da bir nefes almak için edebiyat ve kitap ile renklenen ve her yerden ulaşılabilen bir dünyada buluşuyor.
FMV Işık Okulları çalışanları fmv.edu.tr üzerinden bir linkle ulaşabilecekleri ve üye olabilecekleri kitap kulübünde bir araya geliyor.
Kitap Kulübümüzde ayın kitabı üzerine söyleşiler, kitabın yazarı veya editörü ile buluşmalar, yazarlardan kitap önerileri, Yönetim Kurulu üyelerimizden kitap önerileri, edebiyat dünyasından haberler ve katılabileceğiniz eğitim ve etkinlik içeriklerine ulaşabilirsiniz.
Cumhuriyet Düşüncesi, Norberto Bobbio, Maurizio Viroli
“Cumhuriyetçilik idealleri aslında sağın kültürel modellerine bir alternatif oluşturmaktadır. Sağ siyasal hareketler ve partiler özgürlük fikrini bireysel eylemin önünde engellerin bulunmaması olarak ele alırken, cumhuriyetçilik taraftarları gerçek siyasal özgürlüğün, tahakküm biçimlerinden özgürleşme, ya da başka bir deyişle, diğer bireylerin keyfî iradelerine bağımlılıktan özgürleşme olduğunu savunurlar. Sağ, yasaları özgürlüğe yönelik bir kısıtlama olarak algılar; cumhuriyetçilik ise yasaları özgürlüğün en zorunlu temeli olarak algılar.”
Cumhuriyetçi düşünce, otoriter yönetimlerin ve liderlerin “alıcı bulduğu” bugünün toplumlarında muhalefetin gündemine gitgide daha çok giriyor. Kamusal alan, yurttaşlık erdemi ve yurtseverlik, muhalifler açısından yeniden dönüp bakılması gereken referanslar olarak öne çıkıyor.
Cumhuriyet Düşüncesi, Maurizio Viroli ve Norberto Bobbio’nun 21. yüzyılın toplum hayatı ve politik sorunlarıyla bağ kurulup okunabilecek, eşine az rastlanan olgunlukta bir entelektüel diyalog. Aynı zamanda, aktüalitenin hızıyla yolunu yönünü kaybedenlere bir soluklanma, durup yeniden düşünme, etik ve politik sorunların köklerini keşfetme çağrısı. Cumhuriyetçi geleneğin temel varsayımlarını ve önerilerini cumhuriyetçilik, yurtseverlik, yurttaşlık erdemi, haklar, ödevler, din, Tanrı, demagoglar, siyasi partiler etrafında gezinerek gündemleştiren canlı ve dinamik bir tartışma.
Düşün: Düşünceli Bir Hayatın Savunusu, Svend Brinkmann
Dikkat dağıtıcı unsurlarla dolu yoğun hayatımızda düşünmeye gitgide daha az fırsat buluyoruz. Düşünceli bir hayatın düşüncesi bile toplumsal hızlanmanın damga vurduğu çağımızla uyumsuz duruyor. Koşuşturmalı modern varoluşumuz, düşüncelerimizle vakit geçirmeye, yaşadığımız olayların ayrıntılarını değerlendirmeye veya hayatın gizemlerine kafa yormaya alan bırakmıyor.
Bildiğimiz kadarıyla insan, dünyada kelimenin tam anlamıyla düşünme kabiliyetine sahip tek varlık. Peki düşünmek tam olarak ne demektir? Hangi biçimleri alır? Nasıl öğrenilir? Sezgi, mantık, dikkat ve muhakeme kavramlarının düşünmeyle ilişkisi nedir? Düşünmek tek başına yapılan bir eylem midir? Düşünmenin bilişsel ve felsefi boyutları neleri kapsar? Günümüzde kendi aklımızla düşünmek mümkün mü? Düşünmek var olmanın bir yolu olarak görülebilir mi? Eleştirel ve derinlemesine düşünmek neye hizmet eder? Teknolojinin sağladığı kolaylıklar düşünme becerimizi nasıl etkiliyor? Hızlı ve yavaş düşünmek ne demektir? Yürümek, çokça söylendiği gibi düşünmeyi destekler mi?
Danimarkalı psikolog ve felsefeci Svend Brinkmann Düşün’de, etrafımıza merak duygusuyla ve eleştirel gözle bakmamızı sağlayan düşünme sanatını ele alıyor: Düşünceler arasında serbestçe dolaşmayı ve iç sesimize daha fazla kulak vermeyi, hayatı zenginleştirmenin bir yolu, çoğu zaman da başlı başına bir neşe kaynağı olarak sunuyor. Düşünme keyfinin kıvılcımını yeniden yakacak küçük ama etkili bir kitap.
Dünyaya Yeni Gelen Okurlar İçin, Barış Bıçakçı
“Bilmemeyi çoktan sahiplenmiş” birisinin, başkalarından neler neler öğrendiklerinin dökümünü yapan maddeleriyle… “Soluk almadan bilmeye” ayak direyen, mütereddit bir ansiklopedi.
Dünyaya Yeni Gelen Okurlar İçin, sahiden dünyaya yeni gelmiş gibi halis ve saf, konuşuyor bir yandan… Bir yandan da, adeta mühendis aklıyla bir oyun oynuyor. Bir kenarda da aşk akıyor, “deneyime dayanmayan bilgelik” olarak. Barış Bıçakçı’dan, ömür kadar kısa bir roman.
KÜLTÜR SANAT
““Yüzen Adalar” sergisinde, 1945’ten bugüne Türkiye sanat ortamının gelişim ve dönüşümüne odaklanan müze koleksiyonundan kronolojik bir kesit yer alıyor. Soyut eğilimlerden figüratif yaklaşımlara, yerleştirmelerden videolara uzanan konu ve malzeme çeşitliliği ile sanat tarihsel gelişime yer veren sergi, sanatçıların birbirleriyle olan etkileşimlerini görünür kılıyor.
İstanbul Modern’in koleksiyonundan bir seçkinin yer aldığı “Yüzen Adalar” sergisini müze uzmanı eşliğinde gezmek için Radar Türkiye uygulamasını indirip kaydınızı oluşturabilirsiniz.
Sınırlı kapasiteyle gerçekleşecek turlarımıza kayıtlar Radar Türkiye mobil uygulama üzerinden alınacaktır.”
Buluşma Noktası: İstanbul Modern giriş kat, eğitim gişesi
ETKİNLİK İÇİN: https://kultur.istanbul/etkinlik/istanbul-modernde-ibb-kultur-as-ile-sergi-turu/
Frida Kahlo'nun Günlükleri Sergisi - İstanbul Kültür Yolu Festivali
“Yaş Sınırı: 0 - 4 yaş arası giriş ücretsizdir. 12 yaş altı katılımcıların yanlarında ebeveyn katılımı da gerekmektedir.
Türkiye’de İlk Kez!
Frida Kahlo’nun iç dünyasına bir yolculuk yapmaya hazır mısınız?
7 - 26 Ekim tarihleri arasında İstanbul Grand Pera Tarihi Bina’da, Frida Kahlo’nun kişisel günlüklerinden ilham alınarak hazırlanan bu eşsiz “phygital” sergi, Türkiye’de ilk kez sanatseverlerle buluşuyor.
Bu sergiyle Frida’nın yaşamına ve sanatına yeni bir pencereden bakacak, onun dünyasına yakından tanıklık edeceksiniz.”
ETKİNLİK İÇİN: https://biletinial.com/tr-tr/etkinlik/frida-kahlonun-gunlukleri-sergisi
*Frida Kahlo'nun Günlükleri Sergisi, 11:00 itibarı ile açılacak ve 20:00 itibarı ile kapanacaktır. Son ziyaretçi girişi 19:00’da yapılmalıdır.
BİR KİTAP BİR FİLM
“Doğu Ekspresinde Cinayet (İngilizce: Murder on the Orient Express), Kenneth Branagh tarafından yönetilen gizem türündeki ABD filmidir. Michael Green tarafından yazılan senaryo, Agatha Christie'nin 1934 tarihli aynı adlı romanından uyarlanmıştır.
Filmin oyuncu kadrosunda Branagh, Penélope Cruz, Willem Dafoe, Judi Dench, Johnny Depp, Josh Gad, Derek Jacobi, Leslie Odom Jr., Michelle Pfeiffer ve Daisy Ridley yer almaktadır. Film 10 Kasım 2017'de vizyona girmiştir.”
Sayın Üyelerimiz,
Sizlere yolladığımız formda okunacak roman türü konusunda sorduğumuz soruya en çok "Polisiye roman" yanıtı verildi.
Biz de sizlere üç polisiye roman önerisi ile geliyoruz. En çok tercih edilen romanı belirlemek için tercihinizi e-postanıza gelen forma belirtmenizi rica ediyoruz.
Adı: Tilki Sedat. Mafia babası.
Alp Keskin: Ünlü sanayici Emre Keskin'in tek oğlu...
Tilki Sedat Alp'ı kaçırıp bir depoda saklar. Beş Milyon dolar fidye istemektedir. Görünürde hiç ipucu yoktur. Olayda kullanılan arabanın plakası sahtedir. Baş komiser Fikret olay yerindeki soruşturma esnasında Dr. Muammer Bozok'la tanışır. Doktor polis yardımcı olmaya çalışırsa da polis doktorun ifadesini ciddiye almaz. Polis fidyecileri ararken, Dr. Bozok'ta amatörce olayı çözmeye çalışır.
Baş Komiser Fikret bir insan avı başlatır. Türkiye'nin gerilim romanları ustası Osman Aysu'dan bir solukta okuyacağınız heyecan dolu bir kitap...
KADIKÖY CİNAYETLERİ
Başkomiser Galip'in maceraları bu defa Kadıköy'de devam ediyor. Ama kendine has cinayet çözme teknikleri olan, matrak ve özgüveni yüksek Başkomiser Galip'in başı bu defa büyük dertte. Kadıköy'de Kurbağalı Dere'de başı olmayan bir ceset bulunur çünkü. Ama bu başsız ceset, Başkomiser Galip ve ekibini soluk soluğa bir maceranın içine sokmakla kalmayacak, birbirlerine duydukları güveni de sorgulatan ihanetler ve çatışmalarla dolu bir süreci de başlatacak. Aynı zamanda çapkınlığıyla ünlü olan Başkomiser Galip'in bu defa kadınlarla da başı fena hâlde dertte. Öyle ki, kadınlarla yaşadığı sorunları düşünmekten cinayetleri çözmeye odaklanamıyor bir türlü. Ama söz konusu olan Başkomiser Galip'se göze batmayacak ayrıntıları birbirine bağlayabilme yeteneği ve tesadüflerin yardımını da hesaba katmak gerek.
Çağatay Yaşmut'un, özgün bir karakter olarak yerli polisiye roman dünyamıza kazandırdığı Başkomiser Galip'le Kadıköy'ün sokaklarında cinayetten cinayete koştururken, en gizemli cinayetlerden bile daha karmaşık olan kadın erkek ilişkileri üzerine de bol bol düşünüyor olacaksınız.
"Balon'un önünden geçip İDO İskelesi'nin yanından cinayetin işlendiği yere vardım. Rüzgâr sert esiyordu. Deri kabanımın fermuarını çektim. Olay yeri, sarı bantlarla çevrilmişti. Sahilde yürüyüş yapmaya çıkanlar, olay yerine bakıp yollarına öyle devam ediyorlardı. O iki yaşlı teyze yoktu ama onların beslediği kuşlar oradaydı."
YIRTICI KUŞLAR ZAMANI -AHMET ÜMİT
… Alıştığımız ülke, alıştığımız İstanbul, alıştığımız hayat kayıp gidiyordu avuçlarımızın arasından…
Sokaklarda cirit atan uluslararası suç şebekeleri, onlarla fotoğraf çektirmekten utanmayan siyasiler, faili meçhulden faili meşhura evrimleşen cinayetler, ekonomik bozulmanın ve kolay para kazanma arzusunun hızlandırdığı ahlaki çürüme, liyakatsizliğin getirdiği kamusal ve kurumsal çöküş...
Yüzünde kan var Nevzat!
Başkomser Nevzat bu kez geçmişin hayaletleriyle mücadele ediyor. Ailesini katledenlerin peşinde maceradan maceraya koşarken, Nevzat ve ekibinin yaşadıkları olaylar bir 21. yüzyıl Türkiyesi portresi çiziyor.
Yırtıcı Kuşlar Zamanı’nda Ahmet Ümit Türkiye’nin yıllardır mustarip olduğu toplumsal hastalıkların röntgenini çekiyor.
Olan bitenin farkındaydım, arkadaşlarım etrafımdaydı, insanlar bana yardım etmek için çırpınıyorlardı. Ama umurumda bile değildi. Yemek yiyemiyordum, iğne ipliğe dönmüştüm. Vazgeçmiştim, her şeyden, herkesten, hepsinden... Kılımı kıpırdatamıyordum. Kıpırdatmak istemiyorum diye değil, kıpırdatamıyordum, çünkü artık içimde yaşama isteği yoktu.