FMV Yönetim Kurulu Üyemiz Sayın Yüksek Mimar Kamil Özkartal'ın Kitap Önerileri
İstanbul'un Yabancı Ve Levanten MimarlarıCengiz Can'ın, son dönem Osmanlı mimarlığının önemli bir yönünü ele aldığı çalışması Arketon kitapları arasındaki yerini aldı. Can'ın, 1993'te bir tez çalışması olarak kaleme aldığı araştırma, titiz bir editoryal süreç sonunda kitap formatına aktarıldı. Aykut Köksal'ın bu kitap için çektiği fotoğraflarla bütünlenen çalışma, Melling'den Fossati kardeşlere, Barborini'den Montani'ye, Vallaury'den D'Aronco'ya, Mongeri'ye uzanıyor. Haklarında çok az bilgi sahibi olunan mimarları da ele alan Can, bir dönemi tüm boyutlarıyla gözler önüne seriyor.
Aykut Köksal, kitabın "Sunuş" yazısının bir bölümünde şunları söylüyor: "Cengiz Can'ın kitabı, daha önce yüzeysel bilgilerle tanınan, yaşamları üzerine çok az şey bilinen yabancı ve Levanten mimarların, Osmanlı mimarlığının modernleşme sürecinin nihai noktasında belirleyici ve tayin edici bir rol yüklendiklerini ortaya koyuyor. Can, bu mimarların yaşamını, hiç bakılmamış kaynaklara giderek araştırıyor ve yerleşmiş belirli önyargıları çürütüyor. Örneğin, 'yabancı' olarak bilinen kimi mimarların 'Osmanlı Levanten mimarları' olduğunu saptıyor. Cengiz Can'ın ele aldığı mimarların önemli bir bölümünün İtalyan ya da İtalyan asıllı Levanten oldukları ise hemen göze çarpıyor. Can, bu olgunun da altını çiziyor, gerekçelerini irdeliyor.
Yabancı ve Levanten mimarların üretimleri, 18. yüzyılın Osmanlı mimarlığıyla keskin bir kopuş gösterir. Bu kopuş özellikle Osmanlı modernleşmesinin sonucu olan yeni yapı programlarının geleneksel programlara göre daha baskın olmasında görülüyor. Ayrıca, 19. yüzyıl Osmanlı modernleşmesinin aynı yüzyılın Avrupa mimarlığıyla koşutluklar taşıdığını söylemek yanlış olmaz. 19. yüzyılın seçmeci yaklaşımları İstanbul'da üretim yapan bu mimarlarda da yankılarını bulur.
İstanbul'da çalışan Fossati, D'Aronco gibi yabancı mimarlar, Avrupa'nın her kentinde üretimleri saygıyla karşılanabilecek yaratıcı ve yetkin tasarımcılardır. Özellikle D'Aronco'nun Art Nouveau yapıları, Avrupa'da boy gösteren 'erken Modernist' çizginin, eşzamanlı olarak Osmanlı başkentinde görülen seçkin ve unique örneklerini oluşturur. Cengiz Can, bu mimarları ele alırken, Osmanlı modernleşmesinin gölgede kalmış bir yönüne ilişkin geniş bir çerçeve sunuyor."
Tanrı’nın Gölgesi Yavuz Sultan Selim ve Bilinmeyen Hikâyesi
“Yılın En İyi Kitabı.” -Times Literary Supplement, Publishers Weekly, History Today. New York Times Book Review En İyi Kurgu Dışı Kitap Ödülü.
Dünya tarihi alanındaki çalışmalarda uzun süredir ihmal edilmiş olan Osmanlı İmparatorluğu, 16. yüzyılda gücünün zirvesinde bir jeopolitik güç ve çoğulcu yönetimin merkeziydi. Osmanlılar, askeri hâkimiyetleri ve ticaret yolları üzerindeki tekelleri ile Avrupalıları Akdeniz’den uzaklaştırıp yeni dünyaya gitmeye zorlayarak daha fazla toprağa ve tüm dünya güçlerinden daha fazla nüfusa sahip oldular. Modern dünyanın yükselişindeki etkisine ve merkeziliğine rağmen, Osmanlı İmparatorluğu'nun görkemli tarihi yüzyıllar içinde çarpıtıldı, yanlış yansıtıldı ve özellikle Batı’da görmezden gelinip bastırıldı. Tanrı’nın Gölgesi ile Alan Mikhail, Osmanlı’nın bir döneminin hayati öneme sahip yeni bir anlatısını sunuyor ve Osmanlı’nın fetih hikâyesini Sultan Selim’in hayatı üzerinden taptaze bir tarihi bakışla anlatıyor.
Bir cariye olan annesiyle padişah babasının sekiz oğlundan dördüncüsü olan Selim’in tahtı devralışı bugün hâlâ tartışma konusudur. Güçlü, katı karakteri ve askeri cesaretinin yanı sıra annesi Gülbahar’ın da rehberliğiyle tahta geçen Selim, büyük bir hırsla Osmanlı’nın topraklarını üç katına çıkararak yeni bir idari yapı inşa etti ve imparatorluğun yükselişinde istikrarın simgesi oldu. Mikhail’in orijinal haritalar ve çarpıcı çizimler eşliğindeki ezber bozan metni, Selim’in hayatını olağanüstü akıcı ve ustalıklı bir üslupla aktarırken İslam tarihi hakkındaki önyargıları da yıllardan beri egemen olan “Batı'nın yükselişi” teorileriyle birlikte altüst ediyor. Kristof Kolomb’un Amerika’ya yaptığı yolculukları Müslümanları katletmeye yönelik beceriksizce girişimler olarak hikâye edişini, Osmanlı’da kölelerin toplumun seçkinleri hâline gelişini, Hıristiyan devletlerin köle ticaretinde dünyaya saldığı vahşeti aktarırken, Selim’in Osmanlı’sının dünya tarihindeki önemine dair bakışımızı tazeliyor.
Tanrı’nın Gölgesi, bir tarih kitabını o savaş meydanında, o sarayda, o otağın içinde, o gemide, o haremde, o limanda, o sofradaymış gibi hissederek okumak isteyenler için...