BALIKÇI VE OĞLU
“İbn-i Haldun ne kadar haklıymış diye düşündüm, coğrafya kaderdir derken ne kadar haklıymış.”
Zülfü Livaneli
“ Belki de balıkçı olmamalıydım, diye düşündü ama bunun için doğmuştum ben.”
Ernest Hemingway, Yaşlı Adam ve Deniz
Edebiyatımızın büyük yazarı Zülfü Livaneli’nin son kitabı “Balıkçı ve Oğlu” açılışını bu söz ile yapıyor ve ilk sayfadan başlayarak bir destan akıyor önümüzde.
Yazar bir sorgulamadan başka bir sorgulamaya atıyor bizi acımadan. Kitap bittiğinde sersemlemiş bir hâlde kafamızda aslında yaşadığımız coğrafyanın sorunlarını kader olarak kabullenişin verdiği sarsılmalar… Dünyanın içindeki küçücük varlığımızın bizi bu kadar sorgulayıcı bir yaşam içinde hapsediyor oluşuna direnemeyen küçük aklımız… Yaşadığımız çağın gerçekleri ve vahşiliği… Bir başkasının savaşı ile bir başkasının umudunun çakışması… Yaşamın büyüklüğü… Yaşamın küçüklüğü…
Kitap bittiğinde içimizdeki o rahatsız edici, kalpte biriken gözyaşı ile önümüze bakıyoruz. Düşünceler ve insanlığın geleceği ile ilgili sorular da yanında. Ama bir yandan da belki de sadece Anadolu insanına özgü o doğayla içe içe geçme, alma verme dengesinin bu kadim toprağın havasından insanına geçmesiyle oluşan o kucaklayıcı iyilik de umut oluyor içimize.