Yeni Çıkan Kitaplar
Dijital çağda çocuk yetiştirmenin püf noktaları neler?
“Anne babalar olarak bizim yeni bir sorumluluğumuz var; o da çocuklarımızın tablet ve telefonlarına indirdikleri uygulamaları kontrol etmek, incelemek ve hakkında araştırmalar yapmak.
Teknolojik cihazlarla vakit geçirmek çocukların elbette hoşlarına gidiyor. Onlar günde 3-4 saat oyun oynayan, sosyal medyada takılan, sürekli televizyon izleyen hallerinden memnunlar.
Asıl soru şu:
Bu sizi rahatsız etmiyor mu?
Ben bu kitabı özellikle ebeveynler, onlara rehberlik eden öğretmenler ve teknoloji konusunda çocuklara destek olmak isteyen herkes için yazdım.
Bu kitapta çocuklar ve teknolojiyle ilgili aradığınız her şeyi bulacaksınız.”
Tebeşir Tozu, Sezer Ortadağ’ın ilkokul hayatından üniversite eğitimine, öğretmenlik okumasından meslek hayatına ve bir öğretmen olarak yaşadığı zorluklar, öğrencilerin ve okulun durumu, çocuklar için yaptığı özverili çalışmalar sayesinde kat ettikleri yolu anlatıyor.
Tebeşir Tozu, Sezer öğretmenin bir öğrencisinin “Gitar çalmak benim en büyük hayalim,” demesiyle harekete geçmesi ve bu sözle birlikte oluşan “Minik Notalar” grubunun önce Türkiye’ye sonrasında da dünyaya açılmasının hikâyesini de anlatıyor. Sezer öğretmen, her bir öğrencisinin hayatını değiştiriyor. Tüm çocukların içindeki yaratıcılığa dokunuyor ve onları parlatıyor. Kendine güvenen, kendini çok iyi ifade eden bireyler olarak yetişmelerini sağlıyor. Her koşulda mazeretlere değil, maharetlere odaklanmanın gücünü vurguluyor.
Okumak Yolda Olmaktır
“Cahilliği ancak okumakla yenebiliriz.”
Fakir Baykurt - Eşekli Kütüphaneci
Köy öğretmenleri Eşekli Kütüphaneci’nin hikâyesinden ilham alarak gezici bir kütüphane oluşturmaya karar verirler. Hurdalıktan aldıkları minibüsü imkânsızlıklarla tamir ettirdikten sonra içini kitaplarla doldurup köy okullarına doğru yola çıkarlar. Topyekûn bir çalışmayla çığ gibi büyüyen proje çocukları, gençleri ve hatta yaşlıları çeşitli bilim, sanat atölyeleri, okuma etkinlikleriyle buluşturur.
“Okumak Yolda Olmaktır” fotoğraflar, hatıralar, çocukların yazdıkları mektuplarla okura içtenlik ve umut dolu bir dünya sunuyor. Doğup büyüdüğü şehirden uzakta kırsala atanan iki öğretmenin duygularını, yaşadığı zorlukları ve bu zorlukları aşma mücadelesini şiirsel bir dille aktarıyor.
Sözün Büyüsü
Düşündüğümüz, söylemek istediğimiz, söylediğimizi sandığımız, söylediğimiz, karşımızdakinin duymak istediği, duyduğu, anlamak istediği, anladığını sandığı ve anladığı…
Birbirimizi yanlış anlamamız için en az dokuz ihtimali sıralar
Sylviane Herpin.
Belki de bu sebeple anlaşılmanın bir lüks olduğunu dile getirir
R. Waldo Emerson.
Peki, kendimizi anlamamızın yolu nereden geçer?
Kelimeler birer organdır. Yaşamla bağ kurmamızı sağlar.
Konuşurken ağzımızdan çıkarlar fakat gitmezler.
Dünyamızı kelimelerle ifade eder, kelimelerle tanımlarız. Böylece duvarlar örer ya da duvarları yıkarız. Onları sadece sözlük anlamları ile değil, sosyolojik ve psikolojik anlamlarıyla da kullanırız. Biz, konuştuğumuz kişiyiz. Seçtiğimiz kelimeler, sözler sadece konularımızı değil, bütünüyle bizi resmeder.
Ve sustuklarımız, bundan bağımsız değildir.